Evrimi Anlamak kapsamlı ve anlaşılır evrim rehberiniz!

A11g:Jablonski 04 Y Seçilim hiyerarşisi

Git ve: kullan, ara
Evrim 101 İçindekiler
Selectionhierarchytr.gif

Seçilim Hiyerarşisi

Doğal seçilimi hep birey seviyesinde algılarız: doğal seçilim daha çok yavru sahibi olabilen bireyleri tercih eder. Fakat, hayal gücümüzün birazcık yardımıyla, doğal seçilimin diğer biyolojik seviyelerde nasıl çalıştığını aklımızda canlandırabiliriz. Bu hiyerarşinin alt seviyelerine baktığımızda, doğal seçilimin bir bireyin hücreleri üzerindeki etkisine şahit oluruz: doğal seçilim bölünüp yeni “yavru” hücreler yapmakta daha iyi olan hücreleri tercih etmektedir. Hiyerarşinin üst seviyelerinde ise, doğal seçilimin türler üzerindeki etkisini görürüz: bu defa, daha çok çeşitlilik gösterebilen böylece yeni türlere ayrılabilen türler doğal seçilim tarafından tercih edilir.

Birey seviyesinde seçilim

Seçilimin farklı seviyelerde nasıl çalıştığını anlamak için, doğal seçilimin en aşinası olduğumuz durumda, yani birey seviyesinde, nelere ihtiyaç duyduğuna bir bakalım. Bunun için de kınkanatlı böcek popülasyonunu bir örnek olarak kullanalım:

Browngreenbeetles1.gif

1.Kalıtsal özelliklerin çeşitliliği

Bazı böcekler yeşil bazıları ise kahverengidir.





Browngreenbeetles2.gif

2. Doğum ve ölüm oranlarının değişmesi.

Yaşanılan ortam, popülasyonun sınırsız büyümesine yetecek kaynaklara ve şartlara sahip olmadığı için, bireylerin ancak bir kısmı üreme potansiyelinin tamamını gerçekleştirebilir. Bu örnekte, yeşil böcekler kuşlara daha çok av olmaktadır, bu sebeple daha kısa süre hayatta kalırlar ve kahverengi böceklere nazaran daha az ürerler.





Browngreenbeetles3.gif

3. Kalıtım.

Böceklerin rengi genetik temeli olan kalıtsal bir özellik olduğu için, hayatta kalan kahverengi böceklerin de kahverengi yavruları olur.


Sonunda, avantajlı olan kahverenkli olma özelliği, popülasyonda daha yaygın hale gelir.




Hücre seviyesinde seçilim

Bu sürecin işleyebilmesi için sadece üç temel özellik yeterlidir: çeşitlilik, doğum ve ölüm oranlarındaki değişim ve kalıtım. Bununla birlikte, bu kalıtsal özellikler bireysel popülasyonlara özgü değildir. Örneğin, bir insanın karaciğerindeki bir grup hücreyi ele alalım:

Cells1.gif

1. Kalıtsal özelliklerin çeşitliliği.

Hücrelerin çoğu temelde birbirinin aynıdır. Fakat bunlardan bir tanesi, tamamen şans eseri, hücre büyümesini kontrol eden bir genin etkisizleşmesine sebep olan bir mutasyon geçirir.





Cells2.gif

2. Doğum ve ölüm oranlarının değişmesi.

Mutasyonlu bu hücre, hücre büyümesini kontrol altına alma becerisini kaybettiği için, diğerlerine oranla daha hızlı bölünmeye başlar.





Cells3.gif

3. Kalıtım.

Karaciğerin normal hücreleri bölündükçe normal DNA’larını yeni oluşan yavru hücrelere aktarır, elbette mutant hücre de bölündükçe yeni oluşan yavru hücrelere mutant DNA’sını aktarmış olur.




Sonuçta, mutant DNA’yı taşıyan hücreler karaciğerde daha kalabalıklaşır, hatta o kadar kalabalıklaşabilir ki, karaciğerin düzgün işlev görmesine bile engel olabilir. Bu seçilimin sonucu, daha çok bilinen ismiyle aslında kanserdir. Hücre seviyesinde seçilim, (insan da dahil olmak üzere) bütün çokhücreli canlılarda her an iş başındadır, fakat biz bunu, yukarıdaki örnekte olduğu gibi zararlı sonuçları olmadığı sürece, çok nadiren hissederiz. İlginçtir ki, hücre seviyesinde seçilim, birey seviyesinde seçilimin aleyhine işleyebilir: bir hücre soyu için avantajlı olan bir şey (kontrolsüz bölünme gibi) o canlının kendisi için dezavantajlı olabilir (kanser sebebiyle erken ölüm gibi)

Tür seviyesinde seçilim

Hiyerarşinin üst seviyelerine ilerlersek, aynı sürecin bütün bir organizma soyunda nasıl işlediğini görebiliriz. Örnek olarak birbiriyle yakın akraba olan türleri ele alıyoruz:

1. Kalıtsal özelliklerin çeşitliliği.

Bazı türlerin dağılımı parça parçayken bazı türler kesintisiz dağılım gösterirler. Parçalı dağılımlar genellikle birbirinden yalıtılmış popülasyonların yeni türlere evrilmesine sebep olur.

Ranges1tr.gif


2. Doğum ve ölüm oranlarının değişmesi.

Parçalı dağılıma sahip türlerin türleşme göstermesi, diğerlerine oranla daha fazladır (bu da aslında yeni bir türün “doğumudur”).

Ranges2tr.gif

3. Kalıtım.

Parçalı dağılım gösteren türler, kendileri gibi parçalı dağılım gösteren yeni soylara türleşme eğilimindedir. Aynı şekilde, kesintisiz dağılım gösteren türlerde, kendileri gibi kesintisiz dağılıma sahip olacak yeni soylara ayrılma eğilimi vardır.

Ranges3tr.gif

Sonuçta bu süreç, parçalı dağılıma sahip türleri tercih eder ve eninde sonunda bu türler ortamda kesintisiz dağılım gösteren türlere göre daha yaygın hale gelir. Diyelim ki, parçalı dağılım gösteren soy mor renkli, kesintisiz dağılım gösteren soy kahverengi ise, mor renkli türlerin sayısı, kahverenklilere göre daha hızlı artacaktır.

Tür seviyesinde seçilimi gözlemlemek, hücre ya da birey seviyesindeki seçilimi gözlemlemekten çok daha zordur. Çünkü böyle tür seviyesinde seçilimler milyonlarca yıllık süreçlerde gerçekleşir. Her şeye rağmen bugün biliyoruz ki, teoride bunun olması mümkün. Hatta bunun gerçekleştiğine dair elimizde bazı kanıtlar da var. Paleontolog David Jablonski ve çalışma arkadaşları, deniz yumuşakçalarının coğrafi dağılımının böyle evrilmiş olabileceğine işaret eden kanıtlar buldular. Kuzey Amerika’da, geç Krestase kayaçlarında fosilleşmiş 1000’den fazla yumuşakça türünden elde ettikleri veriler sayesinde şu ana örüntüleri keşfettiler:

1. Kalıtsal özelliklerin çeşitliliği.

Yumuşakça türlerinin coğrafi dağılımı birbirinden farklıdır. Bazı türlerin dağılım alanı geniş, bazılarının ise dardır.

2. Doğum ve ölüm oranlarının değişmesi.

Daha geniş yayılım alanına sahip olan yumuşakça türleri yok oluşa karşı dirençlidir (yani daha düşük “ölüm” oranına sahiptir).

3. Kalıtım.

Geniş coğrafi dağılıma sahip yumuşakçalar türleştiğinde, kendileri gibi geniş coğrafi dağılımlı türler ortaya çıkarma eğilimi gösterir. Başka bir deyişle, coğrafi dağılım bu türler için, kalıtsal bir özelliktir.

Deniz yumuşakçaları tür seviyesinde seçilim ile sonuçlanacak temel özelliklere sahip görünüyor. Fakat bu sureç, hem onların evrimsel tarihinde hem de tüm canlılığın tarihinde ne kadar önemlidir? Bilim insanları hala bunun cevabını bulmaya çalışıyorlar. Her ne kadar seçilimin birey seviyesinin üzerinde çalışabileceğini bilsek de, bu işlemin canlılığın tarihini şekillendirmede ne kadar önemli olduğu konusu hala gizemini koruyor.



Anasayfa
Ana Sayfa

Kapat
Gezintinin sonu
Kapatmak için tıklayınız


yazdırılabilir görünüm