Eski Dünya, Kadim Yaşam: Georges-Louis Leclerc, Comte de Buffon

Eski Dünya, Kadim Yaşam: Georges-Louis Leclerc, Comte de Buffon

Eski Dünya, Kadim Yaşam: Georges-Louis Leclerc, Comte de Buffon

1700’lü yılların hiçbir doğa bilimcisi, Georges-Louis Leclerc, Comte de Buffon’un (1707-1788) doğa çalışmalarına getirmiş olduğu devrimsel değişiklikleri gerçekleştirememiştir. Bu “Aydınlanma”nın büyük adımıdır. 1600’lerde birçok doğa bilimci dünyanın birkaç bin yaşında olduğuna inanıyorlardı. Türlerin de ayrı ayrı yaratılıp değişmeyen bir hiyerarşide organize edildiğini ve insanların da meleklerin hemen altında yer aldıklarını düşünüyorlardı. 1800’lerde ise, Darwin akıl almaz derecede yaşlı bir dünya tarif ediyordu. Öyle bir dünya ki, yaşam tedrici olarak bir yapıdan diğerine değişiyordu ve bunun için de herhangi bir doğaüstü müdahaleye gerek yoktu. Bu iki görüş arasında, kronolojik ve entelektüel açıdan, orta noktada olan kişi ise, dikkate değer Georges-Louis Leclerc Buffon’dur.

Buffon gezegenlerin, bir kuyruklu yıldızın güneşle çarpışmasının ardından etrafa saçılan enkazdan oluştuğu fikrini öne sürdü.

 

Bufffon’un kariyeri devasa tek bir proje üzerine yoğunlaşmıştır. Histoire Naturelle adını verdiği ansiklopedisinde doğal dünya hakkında bilinen her şeyi kapsamayı amaçlamıştı (Buffon öldüğünde tasarlamış olduğu 50 ciltten yalnızca 36’sını yayınlayabilmişti). Ansiklopediyi oluşturabilmek için astronomiden botaniğe kendi uzmanlıklarından yararlandığı gibi, danıştığı başka uzmanların bilgilerinden de faydalandı. Ancak ansiklopedinin yazımında papağan gibi başkalarının düşüncelerini tekrarlamayı tercih etmemiştir. Bunun yerine topladığı tüm gerçekleri, gezegenimiz ve üzerinde yaşayanlara dair kapsayıcı teorilerle açıklamayı denemiştir.

Yerküre tarihinin İncil’de yer almayan açıklaması

Buffon dünyayı yorumlayabilmesi için, dünya tarihini anlaması gerektiğini fark etti. Kilisenin eleştirilerine rağmen, İncil’i dünya tarihi için rehber olarak kabul etmedi. Bunun yerine Isaac Newton’un yeni fiziğini kullanarak hareket halindeki maddelerin nasıl yerküreyi oluşturmuş olabileceği konusunda varsayımlarda bulundu. Güneşe çarpan bir kuyruklu yıldızın yol açtığı parçaların güneş sisteminin gezegenlerini oluşturduğunu ileri sürdü. Başlangıçta yerküre yanmaktaydı, ancak erimiş kayalar zamanla soğuyarak katılaştı ve ardından okyanusları oluşturan yağışlar gerçekleşti. O zamanki birçok Avrupalı yerkürenin yaşını 7,000 yıldan daha küçük sanarken, Buffon ileri sürdüğü sürecin 70,000 yıldan fazla bir zamanda gerçekleştiğini söyledi. Genel görüşe göre de bu pratik anlamda sonsuzluktu.

Buffon, modern Hindistan ve Afrika fillerinin atalarının Sibirya’dan göç eden mamutlar olduğunu düşünüyordu.

Yaşamın kendiliğinden gerçekleşen kökenleri

Buffon yerküre gibi yaşamın da bir tarihe sahip olduğunu ileri sürdü. Diğer bir çok “Aydınlanma” düşünürü gibi, yaşamın belli koşullar altında kendiliğinden ortaya çıkmış olabileceğini düşündü. Buffon’a göre, yerkürenin sıcak okyanuslardaki engin yaşamı düzenlenmemiş maddelerden meydana gelmişti. Zamanla, dünyanın ikliminin soğumasıyla birlikte çoğu hayvan tropik bölgelere göç etti. Bu göçler, Sibirya’da ve Kuzey Amerika’da fosillerine rastlanan, fillerin canlı örneklerine sadece Afrika’da ve Güney Asya’da rastlanmasını açıklıyordu (sağda). Sibirya’daki tür bugünün fillerine evrilirken, Kuzey Amerika’daki tür yok oldu.