David, daha küçük balıkları seçip almanın sadece vücut büyüklüğünde değişikliğe neden olmanın yanı sıra daha pek çok başka kalıtsal özelliği de beraberinde getirdiğini keşfetti. Deneyin sonunda, tahmin edildiği gibi küçük boyutlu balık popülasyonu daha da küçük vücut büyüklüğüne sahip oldu, ama aynı zamanda daha yavaş büyümeye, daha az ve daha küçük yumurtalar üretmeye, daha küçük bir omurgaya sahip oldu. Bu diğer özellikler bağdaşık kalıtsal özellikler olarak bilinirler – bunlar vücut büyüklüğüyle ilişkilidir: büyük balıklar daha hızlı büyüme eğilimi gösterirler, daha çok ve daha büyük yumurtalar üretme ve daha büyük omurgaya sahip olma eğilimindedirler. Tersi de küçük balıklar için geçerlidir. Böylece David, balıkları vücut büyüklüklerini baz alarak seçtiğinde, bu diğer karakteristiklerde de çeşitliliğe yol açacak şekilde evrilmeye neden olmuş oldu.
Bu diğer kalıtsal özellikler zaman zaman balık popülasyonu için sağlıksızdır. Örneğin, daha az yumurta yaymak, fazla avlanma sonrası popülasyonun kendisini toplamasını zorlaştıracaktır.
Tabi ki, bu sonuçlar balıkçılarına “küçükleri geri at” diyen patronların aklında olmayan şeyler. Bu emir, küçük balıkların üreme yaşına ulaşmasına ve onlara büyümek ve üremek için daha fazla kaynak sağlayarak karşılaştıkları rekabetin azalmasına imkân verecek niteliktedir. Bu yaklaşım makul gibi görünse de şu ana kadar işe pek yaramıyor gibi. Neden? David’e göre, bu tip emirler ekolojiyi hesaba katarken evrimi göz ardı etmektedir. “Yalnızca ekoloji temel alınarak yapılan tahminlerin sonucunda beklediğimizin tam tersi bir etkiyle karşılaşıyoruz. Bu, daha yavaş büyüyen, daha az yiyen, yiyeceği yeterince verimli kullanamayan, daha az yumurta üreten, daha küçük boyda beslenme konusunda utangaç davranan larvaların oluşumu anlamına gelen daha küçük yumurtalar üreten balıkları seçmemizden kaynaklanıyor. Tüm bu karakterler üretkenliği ve verimi azaltan karakterler ve bizler bir popülasyonu daha fazla ürün verir hale getirebilecekken tam tersini yapıyoruz.” Bu şekilde evrimsel bakış açısını göz ardı eden yaklaşımlar yarardan çok zarar getirir.
